Altın Madeni Tarımı Bitiriyor

BÖLGE GÜNDEMİ (Web Sitesi) - Web Sitesi | 09.09.2019 - 08:56, Güncelleme: 28.03.2022 - 16:21 1934+ kez okundu.
 

Altın Madeni Tarımı Bitiriyor

Hatipoglu bu duyuruyu sosyal medya hesabından paylaştı. Hatipoğlu, “Nasipte Kocaeli ‘de varmış. Türksat İl Müdürü olarak Kocaeli’de görevlendirildim. Bize dua edenlerden, Rabbimin bu millete en güzel hizmet verebilecegimiz alanlarda bizleri istihdamı için dualarının devamını istirham ediyorum” dedi.
“Domatesler çürüdü, fındık küflendi” Fatsa-Ünye sınırında içerisinde yer alan Aşağı Bahçeler, Yukarı Bahçeler ve Tepeköy Mahalleri arasında 2013 yılında Bahar Madencilik ile İngiliz Stratex International Madencilik'in birlikte kurduğu Altıntepe Madencilik Şirketi, 196 hektarlık arazide 5 yıldır siyanür kullanarak altın çıkarıyor. Dünyanın birçok yerinde yasaklanan siyanürle altın arama çalışmaları Fatsa-Ünye sınırında 10 kilometrekarelik alanda tepkilere rağmen devam halen devam ederken, şirketin bitmek üzere olan ruhsatını 5 yıl daha uzatmak ve arama yapılacak olan alanı 3 katına çıkarmak için çalışmalara başladı. 5 yıllık altın arama ruhsatı süresinin bitmesine günler kala şirketin ruhsat süresini uzatma girişimi ve altın araması yaptığı 196 hektarlık alanı 3 katına çıkarma girişimi yöre halkı tarafından tepkiyle karşılandı. “Buradaki insanlara fındık bahçelerini sattırdılar” Ordu Çevre Derneği Üyesi Eren Atasoy, altın madenine karşı başlatılan direnişi anlattı. İlk mücadeleye 2014 yılında başladıklarını belirten Atasoy, “Burada daha önce fındık arazisi ve orman vardı. Biraz da çoraklık bir bölgeymiş. Mevran olan yer fındık bahçesiydi. Dört dönümlük fındık bahçesini kamulaştırarak aldılar. Doğal yaşam vardı. Biz burada karaca falan görmezdik, şimdi karaca görmeye başladık. Domuzlar bölgemizde daha yoğun görülmeye başladı. Çünkü yaşadığı alandaki gürültüde durmuyor, sessiz mahallelere iniyor.  Buradaki insanlara fındık bahçelerini sattırdılar. Nasıl sattırdılar? Maden ilk geldiğinde şöyle bir politika güdüyor; bir zararı yok, sizi burada çalıştıracağız, size katma değer katacağız, para kazanacaksınız diye insanlar kandırıldı. Kimse bunun farkına varamıyor. Biz de belki ilk başta bize gelse, Bergama’yı görmesek böyle diye bilirdik. Şurada dört dönüm bir araziyi vatandaş satmadı, direndi. En son Büyükşehir Belediyesi devreye girdi, ‘kamulaştıracağım’ dedi. Bu bana göre tehdittir. Adam da satmak zorunda kaldı. ‘Bedelini yatırırım, ister al ister alma’ dedi. Burada ne oluyor; mahalleli direniyor ama karşısındaki tüm kurumlar devletin kurumu. Onlar karşısında olduğu için ‘ben kendi kurumuma karşı çıkamam’ deyip vazgeçiyor. Yoksa altın maden firması direk karşımızda olsa, sıkıntı yok. Biz bir dava açtığımız zaman şirkete değil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Enerji Bakanlığına açıyoruz. Gelen avukat bizim kurumumuzun avukatı” diye konuştu. “Maden çalışmalarının durdurulmasını istiyoruz” Atasoy, maden nedeniyle tarımın zarar gördüğünü kaydederek, “Biz bu madene neden karşı çıktık; birincisi siyanürle işletilen madenlerde ciddi ağır metaller var. Biz beş yılda bunun zararlarını gördük zaten. Mahalleli olarak şunu istiyoruz; burada bal, fındık veya başka bir tarım üretimi yapıyoruz. Burada böyle zararlı bir maden neden işletilsin ki? Ben İstanbul’da yaşıyordum, buraya yerleştim. Bu maden burada olduğu sürece biz memleketimizin topraklarında yaşayamayacağız. En son buraya çok yakın bir yerde domateslerimiz çürüdü. Başka bir yerde çürümezken, burada çürüdü. Fındıkta dört yıldır küflenme var. Ciddi oranda fındık dalında kayboluyor. 2014 öncesinde bu olaylar yoktu. Şimdi biz bu zararları gördüğümüz için madenin bir an önce durdurulmasını istiyoruz. Biz beş yıllık mücadelemizde bunun durdurulmasını isterken, şimdi kapasite artırımına gidiliyor” ifadelerinde bulundu. “Cennetin ortasında kanserli bir ur” Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Osman Güvenalp ise, “Burası cennet bir alandı. Bu cennetin ortasında kanserleştirilmiş bir ur görüyorum. Bu ur giderek büyüyecek. Alanı tamamen kaplayacak. Kemoterapi görmüş bir hasta gibi… Bu hastanın üzerindeki ur giderek büyücek ve diğer tepelerimizi de içine alacak. Ben çilek üretimi yapıyorum. Şu anda alandaki havuzları görüyorsunuz. O havuzlar buharlaşıyor. Buharlaşan bu siyanürler gökyüzünde akşam çisesi olarak yere düşüyor. Bu yere düşerken bizim başımıza, ürettiğimiz sebzelere iniyor” şeklinde konuştu. “Misafirlerime bir bardak su içeremiyorum” Bahçeler Mahallesi sakinlerinden Yılmaz Sinan da şöyle konuştu: “Ben bu madenin zararlarını anlatmaya kalksam, defterlere sığmaz. Ben yıllarca hastanelerde personel olarak çalıştım. Benim evde hasta annem var. Evde Bakım Hizmetleri’nden gelen personellere elma, armut gibi meyve verdiğimizde; ‘Burada siyanür var. Biz bunu yiyemeyiz’ diyorlar. Ben misafirimi bir bardak su bile içeremiyorum. İçme suyumu ben kendim gidip bidonlarla alıyorum. Bir derdimiz olduğu zaman Kaymakam’a gidiyoruz, ‘Kaymakam biziz’ diyor adam. Benim tapulu alanıma şu anda toprak atıyorlar. Beni sıkıştırıyorlar, elimdeki yeri alabilmek için. Cuma günü askerlerle beni karşı karşıya getirdiler. Niye getirdi? Benim mahallemin ortasından 40-50 ton ağırlığında araçlar geçiyor. Ben kültürüme, malıma, mirasıma sahip çıkamadıktan sonra ben burada niye yaşayayım”
Hatipoglu bu duyuruyu sosyal medya hesabından paylaştı. Hatipoğlu, “Nasipte Kocaeli ‘de varmış. Türksat İl Müdürü olarak Kocaeli’de görevlendirildim. Bize dua edenlerden, Rabbimin bu millete en güzel hizmet verebilecegimiz alanlarda bizleri istihdamı için dualarının devamını istirham ediyorum” dedi.

“Domatesler çürüdü, fındık küflendi”

Fatsa-Ünye sınırında içerisinde yer alan Aşağı Bahçeler, Yukarı Bahçeler ve Tepeköy Mahalleri arasında 2013 yılında Bahar Madencilik ile İngiliz Stratex International Madencilik'in birlikte kurduğu Altıntepe Madencilik Şirketi, 196 hektarlık arazide 5 yıldır siyanür kullanarak altın çıkarıyor. Dünyanın birçok yerinde yasaklanan siyanürle altın arama çalışmaları Fatsa-Ünye sınırında 10 kilometrekarelik alanda tepkilere rağmen devam halen devam ederken, şirketin bitmek üzere olan ruhsatını 5 yıl daha uzatmak ve arama yapılacak olan alanı 3 katına çıkarmak için çalışmalara başladı. 5 yıllık altın arama ruhsatı süresinin bitmesine günler kala şirketin ruhsat süresini uzatma girişimi ve altın araması yaptığı 196 hektarlık alanı 3 katına çıkarma girişimi yöre halkı tarafından tepkiyle karşılandı.

“Buradaki insanlara fındık bahçelerini sattırdılar”

Ordu Çevre Derneği Üyesi Eren Atasoy, altın madenine karşı başlatılan direnişi anlattı. İlk mücadeleye 2014 yılında başladıklarını belirten Atasoy, “Burada daha önce fındık arazisi ve orman vardı. Biraz da çoraklık bir bölgeymiş. Mevran olan yer fındık bahçesiydi. Dört dönümlük fındık bahçesini kamulaştırarak aldılar. Doğal yaşam vardı. Biz burada karaca falan görmezdik, şimdi karaca görmeye başladık. Domuzlar bölgemizde daha yoğun görülmeye başladı. Çünkü yaşadığı alandaki gürültüde durmuyor, sessiz mahallelere iniyor.  Buradaki insanlara fındık bahçelerini sattırdılar. Nasıl sattırdılar? Maden ilk geldiğinde şöyle bir politika güdüyor; bir zararı yok, sizi burada çalıştıracağız, size katma değer katacağız, para kazanacaksınız diye insanlar kandırıldı. Kimse bunun farkına varamıyor. Biz de belki ilk başta bize gelse, Bergama’yı görmesek böyle diye bilirdik. Şurada dört dönüm bir araziyi vatandaş satmadı, direndi. En son Büyükşehir Belediyesi devreye girdi, ‘kamulaştıracağım’ dedi. Bu bana göre tehdittir. Adam da satmak zorunda kaldı. ‘Bedelini yatırırım, ister al ister alma’ dedi. Burada ne oluyor; mahalleli direniyor ama karşısındaki tüm kurumlar devletin kurumu. Onlar karşısında olduğu için ‘ben kendi kurumuma karşı çıkamam’ deyip vazgeçiyor. Yoksa altın maden firması direk karşımızda olsa, sıkıntı yok. Biz bir dava açtığımız zaman şirkete değil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Enerji Bakanlığına açıyoruz. Gelen avukat bizim kurumumuzun avukatı” diye konuştu.

“Maden çalışmalarının durdurulmasını istiyoruz”

Atasoy, maden nedeniyle tarımın zarar gördüğünü kaydederek, “Biz bu madene neden karşı çıktık; birincisi siyanürle işletilen madenlerde ciddi ağır metaller var. Biz beş yılda bunun zararlarını gördük zaten. Mahalleli olarak şunu istiyoruz; burada bal, fındık veya başka bir tarım üretimi yapıyoruz. Burada böyle zararlı bir maden neden işletilsin ki? Ben İstanbul’da yaşıyordum, buraya yerleştim. Bu maden burada olduğu sürece biz memleketimizin topraklarında yaşayamayacağız. En son buraya çok yakın bir yerde domateslerimiz çürüdü. Başka bir yerde çürümezken, burada çürüdü. Fındıkta dört yıldır küflenme var. Ciddi oranda fındık dalında kayboluyor. 2014 öncesinde bu olaylar yoktu. Şimdi biz bu zararları gördüğümüz için madenin bir an önce durdurulmasını istiyoruz. Biz beş yıllık mücadelemizde bunun durdurulmasını isterken, şimdi kapasite artırımına gidiliyor” ifadelerinde bulundu.

“Cennetin ortasında kanserli bir ur”

Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Osman Güvenalp ise, “Burası cennet bir alandı. Bu cennetin ortasında kanserleştirilmiş bir ur görüyorum. Bu ur giderek büyüyecek. Alanı tamamen kaplayacak. Kemoterapi görmüş bir hasta gibi… Bu hastanın üzerindeki ur giderek büyücek ve diğer tepelerimizi de içine alacak. Ben çilek üretimi yapıyorum. Şu anda alandaki havuzları görüyorsunuz. O havuzlar buharlaşıyor. Buharlaşan bu siyanürler gökyüzünde akşam çisesi olarak yere düşüyor. Bu yere düşerken bizim başımıza, ürettiğimiz sebzelere iniyor” şeklinde konuştu.

“Misafirlerime bir bardak su içeremiyorum”

Bahçeler Mahallesi sakinlerinden Yılmaz Sinan da şöyle konuştu: “Ben bu madenin zararlarını anlatmaya kalksam, defterlere sığmaz. Ben yıllarca hastanelerde personel olarak çalıştım. Benim evde hasta annem var. Evde Bakım Hizmetleri’nden gelen personellere elma, armut gibi meyve verdiğimizde; ‘Burada siyanür var. Biz bunu yiyemeyiz’ diyorlar. Ben misafirimi bir bardak su bile içeremiyorum. İçme suyumu ben kendim gidip bidonlarla alıyorum. Bir derdimiz olduğu zaman Kaymakam’a gidiyoruz, ‘Kaymakam biziz’ diyor adam. Benim tapulu alanıma şu anda toprak atıyorlar. Beni sıkıştırıyorlar, elimdeki yeri alabilmek için. Cuma günü askerlerle beni karşı karşıya getirdiler. Niye getirdi? Benim mahallemin ortasından 40-50 ton ağırlığında araçlar geçiyor. Ben kültürüme, malıma, mirasıma sahip çıkamadıktan sonra ben burada niye yaşayayım”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberunye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.