Fatsalı Siyanür İstemiyor

BÖLGE GÜNDEMİ (Web Sitesi) - Web Sitesi | 20.10.2020 - 22:16, Güncelleme: 28.03.2022 - 16:21 1088+ kez okundu.
 

Fatsalı Siyanür İstemiyor

Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Aydın tarafından 808 kişiye 15 soru sorularak yapılan ankette Fatsalıların siyanür kullanılarak çıkarılan altın medeninin çevreye zarar verdiği için kapatılması gerektiği ortaya çıktı. Ankette katılanların maden şirketi karşısında kamu kurumlarının kendilerini yalnız bıraktığı düşüncesine sahip olmaları da sonuçlar arasında dikkat çeken bir konu olarak yer aldı.
Fatsa’da altın madenciliğin çevresel etkilerine yönelik bölge halkının bu konuya duyarlılığını ölçmek amacıyla bir anket çalışması gerçekleştirildi. 2020 içerisinde yapılan anket çalışması Fatsa’da yaşayan 555’i erkek 253’ü kadın olmak üzere 808 kişiyle yüz yüze görüşülerek anket yapıldı. Çarpıcı sonuçların yer aldığı Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Aydın ve Alaaddin Yılmazer tarafından yapılan araştırma sonuçları yayınlandı.     DÜNYA FINDIK ÜRETİMİNİN YÜZDE 10’U FATSA’DA   Yayınlanan sonuçlarda Türkiye’de altın üretimi resmi olarak ilk defa 2001 yılında İzmir’in Bergama’da yıllık üretim 1.4 ton olmak üzere başladığı belirtildi. Günümüzde dünyada 3330 ton Türkiye’de ise 38 ton civarında altın üretimi yapıldığı bilgisi verildi. Altın madenciliğinin diğer madenciliğe oranla çok daha fazla doğal çevreyi kirletici bir unsur olduğunun kaydedildiği açıklamada bu madencilikte kullanılan cevherin içindeki altın alındıktan sonra yaklaşık yüzde 99’u atık olarak çevreye bırakıldığı, bu nedenle bölgedeki öncelikle bitkiler, daha sonra da hayvanlar ve insanlar bu metal kirliliğine maruz kaldığı aktarıldı. Fatsa’da altın madenciliğinin yapıldığı havzanın dünya fındık üretiminin yüzde 10’nun gerçekleştiği kıymetli bir havza olduğu kaydedilirken bu havzada yaklaşık 250 bin kişinin yaşadığı ve 2013 yılından beri de yaklaşık 200 hektar alanda altın madenciliği faaliyetleri yürütüldüğü bilgisi paylaşıldı.    HALK MADEN VE SİYANÜR HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ Ankette katılımcılara biri açık uçlu 5’i demografik özellikleri içeren 15 soru soruldu. Bölgedeki altın madenciliği ile ilgili bölge halkının bilgi sahibi olup olmadıklarını belirlemek amacıyla sorulan soruya ankete katılanların yüzde 78.8’i (637 kişi) bölgedeki altın madenciliği hakkında bilgi sahibi olduğunu ifade etti. Ayrıca ankete katılanların yüzde  93.7’sinin (757 kişi) de bu madencilik aktivitesinde altın elde etmek için siyanür kullanıldığı bilgisine sahip olduğu belirlendi.   FAYDASI YOK ZARARI ÇOK KAPATILMALI   Ankete katılımcılara ‘bölgedeki altın madenciliğinin çevreye zarar verdiğini düşünüyor musunuz?’ sorusu soruldu ve yüzde 90’ı bölgedeki altın madenciliği aktivitesinin çevreye zarar verdiğini düşündüğünü belirtti. ‘Bölgedeki altın madenciliğinin bölgemize katkısının olduğunu düşünüyor musunuz?’ sorusuna ise katılımcıların yüzde 91 oranındaki büyük bir kısmı ‘hayır’ cevabını verdi. Ankette “bölgedeki altın madenciliğinin faaliyetlerinin devam etmesini istiyor musunuz?” sorusu da soruldu ve katılımcıların yine yüzde 96 gibi büyük kısmı bölgedeki altın madenciliği aktivitelerinin sonlandırılması gerektiğini belirtti.     SİYASET VE KAMU KURUMLARI GÖREVİNİ YAPMIYOR   Katılımcılar ‘Fatsa bölgedeki siyasi partilerin madenin çevresel etkileri konusundaki hassasiyetine inanıyor musunuz?’ sorusuna yüzde 91’i (735 kişi) hayır, yüzde 9’u ise (73 kişi) evet cevabını verdi. Aynı şekilde kamu kurumlarının da madenin çevresel etkileri konusundaki denetim görevlerini yerine getirmediklerini düşünen katılımcıların oranı yüzde 92.3 olarak belirlendi.       İKLİM DEĞİŞTİ ARTIK ESKİSİ GİBİ YAĞMUR YOK KURAKLIK VAR   Ankete katılıların eklemek istedikleri en önemli konu Fatsa ve çevresinde yaşanan kuraklık (uzun süre yağış olmaması) ve içme suyu kaynaklarındaki eksilme ve değişen iklim koşulları oldu. Katılımcılar özellikle değişen yağış formunun / ılıman ve sürekli yağış yerine uzun süren kuraklık ve ani kısa süreli ama yoğun yağmur formunun yani eskiden az ama sürekli yağan yağmur yerine sel şeklinde yağışların olduğunu ve yağmur suyunun yüzeysel olarak akıp geçtiğini toprağı ve fındık ağaçlarının “suya doyamadığını” ifade etti. Zaten yetersiz olan içme suyu potansiyelinin maden kaynaklı kirletilmesini istemediklerini belirtti. Madene yakın sayılacak 3-5 kilometre çap içindeki köylerde yaşayan çiftçi ve köylü katılımcılar ise özellikle yetiştirdikleri tarla ürünleri ile meyvelerde olgunlaşamadan çürüme, bozulma ve tatsızlık gibi şikayetleri vurguladıkları ve çürüme kaynaklı ürün alamadıklarını ifade etti.         KURUMLARA ULAŞAMIYORUZ ŞİRKET ALENİ OLARAK KORUNUYOR   Ankete katılanlar ayrıca madencilik faaliyeti dışında maden arama faaliyetleri kapsamında sondaj yapılan köylerde kaynak sularının kaybolması ve sondaj sonrası içme sularının kirlendiğini ve ilgili kurumların bunu beyan ettiklerini belirtti. Madene sınır köylerde ki katılımcılar ise, kurumlara ulaşamadıklarını ve şirketin aleni olarak korunduğunu ifade ederek ve yine kendileri ve hayvanları için kullandıkları suları komşu köylerde bulunan kaynak sularından aldıklarını, kendi içme sularının artık kullanılmaz olduğunu ifade etti.       ŞİRKET DEVLETİN GÜCÜYLE HAREKET EDİYOR O YÜZDEN SAHİPSİSİZ     Bazı katılımcılar maden şirketinin çok güçlü olduğunu ve kendilerine zarar verebileceklerini, özel şirket gibi değil de devletin gücüyle hareket ettiklerini belirtti. Yakın köylerdeki bölge köylülerinin ilgili mercilere madenden kaynaklı rahatsızlıklarını iletmelerine rağmen görüşlerinin dikkate alınmadığı, hakkını koruyamayacağı ve şirket karşısında güçsüz ve sahipsiz olduklarını belirti. Bu kapsamda devleti yanında göremediklerini ifade ettiler.     PROF. DR, AYDIN SONUÇLARI DEĞERLENDİRDİ     Anket sonucu ortaya çıkan rakamları ve açık uçlu soruya verilen cevapları analiz eden Prof. Dr. Aydın araştırmanı sonuç kısmında şu görüşlere yer verdi:       “Bölge halkının altın madeni hakkında yüksek (yüzde 78.8) oranda bilgi sahibi olduğu ve ayrıca katılımcıların büyük çoğunluğunun (yüzde 93.7) madende siyanür kullanıldığı bildiklerini belirtmişlerdir. Bölge halkının görüşlerine (yüzde 90) göre altın madenciliği aktivitesinin çevreye büyük oranda zarar vermektedir. Katılımcılar, yöredeki altın madenciliğinin yöremize (yüzde 91) ve ülkemize (yüzde 93.3) hiçbir katkısı olmadığını, altın madeni aktivitesinin derhal sonlandırılması gerektiğini (yüzde 96) belirtmişlerdir. Ayrıca katılımcılar bölgedeki parti yöneticilerinin ( 91) ve kamu kurumlarının (yüzde 92.3) madenin çevresel etkileri konusundaki yeterince hassasiyet göstermediklerini düşünmektedirler.   Yapmış olduğumuz çalışmamızın sonuçlarına göre bölge halkı maden aktivitesinden olumsuz yönde etkilendiklerinden dolayı, büyük bir kısmının (yüzde 96) bölgedeki altın madencilik aktivitesinin sonlandırılmasını talep etmektedirler.     MADEN ÇIKARILMALI ANCAK ÇEVRE KORUNARAK   Gelişmiş dünya ekonomileriyle ülkemizin rekabet edebilmesi için, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın değerlendirilmesi kaçınılmazdır. Tüm bu kaynaklarımızın kullanım amacı ise ülke halkının refah düzeyini arttırmak içindir. Bölge halkının yaşamış olduğu çevre kirletilerek ve doğa güzellikleri yok edilerek refah düzeyimizin artmayacağı kesindir. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı hem uluslararası hem ulusal mevzuatlarca garanti altına alınmıştır. Dolayısıyla her bir vatandaşımızın temiz çevre, temiz hava ve sağlıklı gıda ulaşabilmesi gerekmektedir.   Bu kapsamda 5-10 yıl bölgedeki madenin işletilmesi ve rezerv bittikten sonra bırakılan çevresel kirliliğin ve atıkların 500-600 yıl bölgeyi olumsuz etkilemesi, kamu kurumları ve yöneticiler tarafından hassasiyetle değerlendirilmesi gerekmektedir.”
Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Aydın tarafından 808 kişiye 15 soru sorularak yapılan ankette Fatsalıların siyanür kullanılarak çıkarılan altın medeninin çevreye zarar verdiği için kapatılması gerektiği ortaya çıktı. Ankette katılanların maden şirketi karşısında kamu kurumlarının kendilerini yalnız bıraktığı düşüncesine sahip olmaları da sonuçlar arasında dikkat çeken bir konu olarak yer aldı.

Fatsa’da altın madenciliğin çevresel etkilerine yönelik bölge halkının bu konuya duyarlılığını ölçmek amacıyla bir anket çalışması gerçekleştirildi. 2020 içerisinde yapılan anket çalışması Fatsa’da yaşayan 555’i erkek 253’ü kadın olmak üzere 808 kişiyle yüz yüze görüşülerek anket yapıldı. Çarpıcı sonuçların yer aldığı Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Aydın ve Alaaddin Yılmazer tarafından yapılan araştırma sonuçları yayınlandı.  

 

DÜNYA FINDIK ÜRETİMİNİN YÜZDE 10’U FATSA’DA

 

Yayınlanan sonuçlarda Türkiye’de altın üretimi resmi olarak ilk defa 2001 yılında İzmir’in Bergama’da yıllık üretim 1.4 ton olmak üzere başladığı belirtildi. Günümüzde dünyada 3330 ton Türkiye’de ise 38 ton civarında altın üretimi yapıldığı bilgisi verildi. Altın madenciliğinin diğer madenciliğe oranla çok daha fazla doğal çevreyi kirletici bir unsur olduğunun kaydedildiği açıklamada bu madencilikte kullanılan cevherin içindeki altın alındıktan sonra yaklaşık yüzde 99’u atık olarak çevreye bırakıldığı, bu nedenle bölgedeki öncelikle bitkiler, daha sonra da hayvanlar ve insanlar bu metal kirliliğine maruz kaldığı aktarıldı. Fatsa’da altın madenciliğinin yapıldığı havzanın dünya fındık üretiminin yüzde 10’nun gerçekleştiği kıymetli bir havza olduğu kaydedilirken bu havzada yaklaşık 250 bin kişinin yaşadığı ve 2013 yılından beri de yaklaşık 200 hektar alanda altın madenciliği faaliyetleri yürütüldüğü bilgisi paylaşıldı.   

HALK MADEN VE SİYANÜR HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ

Ankette katılımcılara biri açık uçlu 5’i demografik özellikleri içeren 15 soru soruldu. Bölgedeki altın madenciliği ile ilgili bölge halkının bilgi sahibi olup olmadıklarını belirlemek amacıyla sorulan soruya ankete katılanların yüzde 78.8’i (637 kişi) bölgedeki altın madenciliği hakkında bilgi sahibi olduğunu ifade etti. Ayrıca ankete katılanların yüzde  93.7’sinin (757 kişi) de bu madencilik aktivitesinde altın elde etmek için siyanür kullanıldığı bilgisine sahip olduğu belirlendi.

 

FAYDASI YOK ZARARI ÇOK KAPATILMALI

 

Ankete katılımcılara ‘bölgedeki altın madenciliğinin çevreye zarar verdiğini düşünüyor musunuz?’ sorusu soruldu ve yüzde 90’ı bölgedeki altın madenciliği aktivitesinin çevreye zarar verdiğini düşündüğünü belirtti. ‘Bölgedeki altın madenciliğinin bölgemize katkısının olduğunu düşünüyor musunuz?’ sorusuna ise katılımcıların yüzde 91 oranındaki büyük bir kısmı ‘hayır’ cevabını verdi. Ankette “bölgedeki altın madenciliğinin faaliyetlerinin devam etmesini istiyor musunuz?” sorusu da soruldu ve katılımcıların yine yüzde 96 gibi büyük kısmı bölgedeki altın madenciliği aktivitelerinin sonlandırılması gerektiğini belirtti.

 

 

SİYASET VE KAMU KURUMLARI GÖREVİNİ YAPMIYOR

 

Katılımcılar ‘Fatsa bölgedeki siyasi partilerin madenin çevresel etkileri konusundaki hassasiyetine inanıyor musunuz?’ sorusuna yüzde 91’i (735 kişi) hayır, yüzde 9’u ise (73 kişi) evet cevabını verdi. Aynı şekilde kamu kurumlarının da madenin çevresel etkileri konusundaki denetim görevlerini yerine getirmediklerini düşünen katılımcıların oranı yüzde 92.3 olarak belirlendi.

 

 

 

İKLİM DEĞİŞTİ ARTIK ESKİSİ GİBİ YAĞMUR YOK KURAKLIK VAR

 

Ankete katılıların eklemek istedikleri en önemli konu Fatsa ve çevresinde yaşanan kuraklık (uzun süre yağış olmaması) ve içme suyu kaynaklarındaki eksilme ve değişen iklim koşulları oldu. Katılımcılar özellikle değişen yağış formunun / ılıman ve sürekli yağış yerine uzun süren kuraklık ve ani kısa süreli ama yoğun yağmur formunun yani eskiden az ama sürekli yağan yağmur yerine sel şeklinde yağışların olduğunu ve yağmur suyunun yüzeysel olarak akıp geçtiğini toprağı ve fındık ağaçlarının “suya doyamadığını” ifade etti.

Zaten yetersiz olan içme suyu potansiyelinin maden kaynaklı kirletilmesini istemediklerini belirtti. Madene yakın sayılacak 3-5 kilometre çap içindeki köylerde yaşayan çiftçi ve köylü katılımcılar ise özellikle yetiştirdikleri tarla ürünleri ile meyvelerde olgunlaşamadan çürüme, bozulma ve tatsızlık gibi şikayetleri vurguladıkları ve çürüme kaynaklı ürün alamadıklarını ifade etti.

 

 

 

 

KURUMLARA ULAŞAMIYORUZ ŞİRKET ALENİ OLARAK KORUNUYOR

 

Ankete katılanlar ayrıca madencilik faaliyeti dışında maden arama faaliyetleri kapsamında sondaj yapılan köylerde kaynak sularının kaybolması ve sondaj sonrası içme sularının kirlendiğini ve ilgili kurumların bunu beyan ettiklerini belirtti. Madene sınır köylerde ki katılımcılar ise, kurumlara ulaşamadıklarını ve şirketin aleni olarak korunduğunu ifade ederek ve yine kendileri ve hayvanları için kullandıkları suları komşu köylerde bulunan kaynak sularından aldıklarını, kendi içme sularının artık kullanılmaz olduğunu ifade etti.

 

 

 

ŞİRKET DEVLETİN GÜCÜYLE HAREKET EDİYOR O YÜZDEN SAHİPSİSİZ

 

 

Bazı katılımcılar maden şirketinin çok güçlü olduğunu ve kendilerine zarar verebileceklerini, özel şirket gibi değil de devletin gücüyle hareket ettiklerini belirtti. Yakın köylerdeki bölge köylülerinin ilgili mercilere madenden kaynaklı rahatsızlıklarını iletmelerine rağmen görüşlerinin dikkate alınmadığı, hakkını koruyamayacağı ve şirket karşısında güçsüz ve sahipsiz olduklarını belirti. Bu kapsamda devleti yanında göremediklerini ifade ettiler.

 

 

PROF. DR, AYDIN SONUÇLARI DEĞERLENDİRDİ

 

 

Anket sonucu ortaya çıkan rakamları ve açık uçlu soruya verilen cevapları analiz eden Prof. Dr. Aydın araştırmanı sonuç kısmında şu görüşlere yer verdi:

   

 

“Bölge halkının altın madeni hakkında yüksek (yüzde 78.8) oranda bilgi sahibi olduğu ve ayrıca katılımcıların büyük çoğunluğunun (yüzde 93.7) madende siyanür kullanıldığı bildiklerini belirtmişlerdir. Bölge halkının görüşlerine (yüzde 90) göre altın madenciliği aktivitesinin çevreye büyük oranda zarar vermektedir. Katılımcılar, yöredeki altın madenciliğinin yöremize (yüzde 91) ve ülkemize (yüzde 93.3) hiçbir katkısı olmadığını, altın madeni aktivitesinin derhal sonlandırılması gerektiğini (yüzde 96) belirtmişlerdir. Ayrıca katılımcılar bölgedeki parti yöneticilerinin ( 91) ve kamu kurumlarının (yüzde 92.3) madenin çevresel etkileri konusundaki yeterince hassasiyet göstermediklerini düşünmektedirler.

 

Yapmış olduğumuz çalışmamızın sonuçlarına göre bölge halkı maden aktivitesinden olumsuz yönde etkilendiklerinden dolayı, büyük bir kısmının (yüzde 96) bölgedeki altın madencilik aktivitesinin sonlandırılmasını talep etmektedirler.

 

 

MADEN ÇIKARILMALI ANCAK ÇEVRE KORUNARAK

 

Gelişmiş dünya ekonomileriyle ülkemizin rekabet edebilmesi için, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın değerlendirilmesi kaçınılmazdır. Tüm bu kaynaklarımızın kullanım amacı ise ülke halkının refah düzeyini arttırmak içindir. Bölge halkının yaşamış olduğu çevre kirletilerek ve doğa güzellikleri yok edilerek refah düzeyimizin artmayacağı kesindir. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı hem uluslararası hem ulusal mevzuatlarca garanti altına alınmıştır. Dolayısıyla her bir vatandaşımızın temiz çevre, temiz hava ve sağlıklı gıda ulaşabilmesi gerekmektedir.

 

Bu kapsamda 5-10 yıl bölgedeki madenin işletilmesi ve rezerv bittikten sonra bırakılan çevresel kirliliğin ve atıkların 500-600 yıl bölgeyi olumsuz etkilemesi, kamu kurumları ve yöneticiler tarafından hassasiyetle değerlendirilmesi gerekmektedir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberunye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.