BARINAMIYORUZ, GEÇİNEMİYORUZ, YAŞAYAMIYORUZ!!

 

Sayın basın mensupları, kıymetli Ordulular, sevgili meslekdaşlarımız..

Bugün burada, eğitim emekçilerine reva görülen sefaleti, nasıl nefes alamaz hale getirildiğimizi göstermek için bir aradayız.

Senede bir gün, Öğretmenler Gününde, öğretmene övgü düzenlerin senenin kalan 364 günü öğretmeni hangi çalışma koşullarında ve ücretlerle çalıştırdığını anlatmak için buradayız.

Bugün yokuş aşağı yuvarlanmakta olan ülke ekonomisi karşısında tozpembe tablo çizmeye çalışanlara karşı “Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz” demek için buradayız.

Bilindiği gibi, TÜİK’in yalancı enflasyon rakamları, sarı sendikaların iktidarı memnun etmeye endeksli tavrı ve iktidarın emek düşmanı bakış açısıyla şekillenen 7.Dönem Toplu Sözleşme tiyatrosunda, perde yine yoksullukla kapanmıştır.

Belirlenen zam teklifi, hem bugünün gerçek enflasyon rakamlarının, hem de Merkez Bankası’nın önümüzdeki yıl için açıkladığı ve yine kim bilir kaç kere revize ederek yukarıya çekeceği iyimser enflasyon rakamlarının dahi altında kalmıştır.

Onca laf, onca vaat, onca beklentinin ardından bu sürecin sonunda yine hükümetin utanç verici zam teklifinin kabul edilmesi, alın terimiz için bir görüşme olmayıp bir dayatma olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Daha önceki Toplu İş Sözleşme süreçlerinden miras kalan birçok kazanım, makyajlanıp yeniymiş gibi önümüze konmuştur.

Bir kez daha ne öğrendik? :

Emeğin onurunu iktidarın bir aferinine satan sarı sendikalar,emekçinin hakkını savunamaz.

Gerçekleri çarpıtma enstitüsü gibi çalışan TÜİK’in ve hükümetin noteri gibi çalışan Kamu Hakem Heyeti’nin yapısındaki çarpıklık söz konusuyken hileli maçta adil sonuç çıkmaz.

Memur ve memur emeklisi için açlık sınırına düşmek anlamına gelen, kamuda işçi-memur arasındaki ücret makasını ters orantıya sokan, seçimden seçime hatırlanan ve vadedilen haklarımızı görmezden gelen bu sonuç tüm kamu emekçileri gibi, geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri açısından da bir utanç tablosudur.

Şimdi bizden susmamızı bekliyorlar.

Bizim insani koşullarda çalışma hakkımızı çaldılar.

Bizim evimize göğsümüzü kabartarak, sınıflarımıza sadece derslerimizi düşünerek girme hakkımızı çaldılar.

Bizim yaşanabilir bir emeklilik hayalimizi çaldılar. Bizim ay sonunu bekleme halimizi, bitmeyen kara kışa çevirdiler.

Kendi yarattığı ve 20 yıldır uyguladığı torpil mekanizması olan mülakatı kaldırmayı seçim vaadi haline getirerek tarihe geçmişlerdi, şimdi bu sözlerini de tutmayacaklarını ilan ettiler. Eğitimden liyakatı, gencecik insanların hak ettiği kadroları çaldılar.

Ve şimdi bizim susmamızı bekliyorlar. Çok beklerler.

Susmadık, susmuyoruz, susmayacağız! “Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz”

Öğrencilere bir öğün yemek sözünü verip tasarruf gerekçesiyle vazgeçenlere, çocuklarımızı ve geleceğimizi düşünmeyenlere eğitim emekçisinin nasıl susmadığını, nasıl ders vereceğini göstereceğiz.

AKP iktidara geldiğinde göreve başlamış olan bir eğitim emekçisinin bugünkü aylık ücreti tüm ödenek ve yardımlar dahil 22.000 lira civarındadır. Yani 20 yıl emek veren bir öğretmen, bugün kamuda belirlenen en düşük ücretin sadece çok az üstünde bir ücret almakta, emeği değersizleştirilmektedir.

Kadrolaşma, mobbing,haksız soruşturmalar eğitim alanında kol gezmekte, birçok mesleki hakkımız da sistemli olarak gasp edilmektedir. Bıçak kemiğe dayanmakla kalmamış, kesmeye başlamıştır.

Bugün bunun kanıtı olan utanç karneleriyle, maaş bordrolarımızla karşınızdayız! Başöğretmen’in gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim neferlerine reva görülen sefalet budur. Eğitimi önem sırasında sonlara iten çağdışı yönetim anlayışının yol açtığı rezil tablo budur.

Ülkenin her alanını sarmalayan gerici, antidemokratik tavır, eğitimi de sarmalamıştır. Mesleki itibarımız, demokratik hak ve taleplerimiz, çocuklarımızın laik, bilimsel, demokratik, parasız ve eşit eğitim hakkı için mücadelemizi ve sesimizi büyütüyoruz.

Mesleğimizin onuruna ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hakkına sahip çıkıyoruz. Dernek ve vakıf maskesi takan gerici yapılarla imzalanan protokoller, eğitim bilimine, pedagojiye, laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıt, eğitim ve öğretim birliğine ve yasalarımıza  açıkça aykırı olan ÇEDES ve benzeri projelere karşı “Çocukları korumak vatanı korumaktır” şiarıyla hareket etmeye devam edeceğiz. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkacağız.

EĞİTİM İŞ olarak altını çiziyoruz. Buna boyun eğmeyeceğiz! İnsani çalışma şartları ve insanca yaşamı sağlayacak ücretlere kavuşana kadar eylemlilik sürecimizi artırıyoruz. 4 Kasım’da Konya ve Kocaeli,

11 Kasım’da Ordu ve Aydın, 18 Kasım’da Tekirdağ ve Van merkezli bölge eylemleri düzenleyeceğiz. Öğretmenler Günü’nü ise kutlamıyoruz ve riyakâr kutlamaları kabul etmiyoruz. O gün üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacak ve Başöğretmenimize şükranlarımızı sunacağız. 25 Kasım’da Başkent’te düzenleyeceğimiz büyük buluşmamızda ise Fakir Baykurt’un yoldaşları olarak el açmayacak, ders vereceğiz! Haklıyız! Kazanacağız!

 

                                                                       Çoşkun GAZİOĞLU

                                                                       Ordu Eğitim-İş a.

Yönetim Kurulu Üyesi