Bu sıkıntıya bu halk layık değil
Saadet Partisi (SP) Ordu Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yağmur, çamur, kar, kış demeden seçim çalışmalarını sürdürüyor. Şahin, son olarak İkizce ilçesine bağlı Yoğunoluk Mahallesi’nde vatandaşlarla bir araya geldi. Kar yağışına rağmen mahalle meydanında toplanan kalabalık vatandaş topluluğu tarafından karşılanan Şahin’i mahalle sakinleri bağrına bastı. Sevgi gösterilerinin yaşandığı Yoğunoluk’ta meydanda toplanan vatandaşlar, ‘İdris Başkan’ sloganlarıyla Şahin’e destek verdi.
MEMLEKETİN GİDİŞATI İYİ DEĞİL
Burada seçim otobüsü üzerinde vatandaşlara hitap eden Şahin, memleketin gidişatını iyi görmedikleri için aday olduğunu belirterek, “Biz diyoruz ki; bu memleketin sorunları var. Birileri diyor ki, bizim de derdimiz var. Ben diyorum ki; halkın derdi var. Birileri de diyor ki; bizim seçim derdimiz var. Ben diyorum ki; halkın yol, su, köprü, yoksulluk, işsizlik, fındık derdi var. Birileri de diyor ki; biz şu seçimi nasıl alsak, bu derdi nasıl atlatsak, halkı bir kenara bırakalım, gerçek gündemden kopalım, bir takım iftiralarla gerçek dışı, minder dışı konularla memlekete hokus pokus yapalım. Bir beş yıl daha gider. Ondan sonra memleket batmış, millet ölmüş. Sağlık sıkıntısı, elektrik sıkıntısı, yol sıkıntısıyla birlikte işsizlik hat safhaya ulaşmış. ‘Banane beş yıl birileri gelir düzeltir’ diyorlar. Yok öyle bir şey. Bu memleketin artık samimi, sadık evlatları her yerde halkına önüne geçip sahip çıkmak zorundadır. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz.” dedi.
SEÇİMDEN ÖNCE GELMEYEN SONRA HİÇ GELMEZ
“Bir ihtiyaçtan değil, bir hırstan değil, bu gidişatı doğru göremediğimiz için, memleketin yönetiminin sıkıntılı olduğunu gördüğümüz için elimizi taşın altına koyduk.” diyen Şahin sözlerini şöyle tamamladı: Dövizin 7 liraya doğru çıktığı, bugün 6 liraya doğru yeniden tırmandığı bir dönemde, fındığın fiyatının kasım ayında açıklandığı bir dönemde, patlıcanın 12 lira-15 lira arasında olduğu bir dönemde, patates ve soğanın kuyruğa girilip alındığı bir dönemde buna kayıtsız kalmak mümkün değil. Benim bir makama, bir sandalyeye, bir masaya ihtiyacım yok. Ama ben halkımın sıkıntısına, tahammül edemeyen birisiyim. Bu sıkıntıya bu halk layık değil. Bu halk güveniyor, her seçim sandığa gidip oy veriyor. Ama siz kendi içinizde kavga edin, siz bu halkı unutun diye oy vermiyor. Siz bu halkı seçim dönemi bile gelip görmeyin. Seçim dönemi gelmeyen, seçimden sonra hiç gelir mi? Ben 30’uncu gündeyim. İlçeleri bitirdim beldelerde ve mahallelerdeyim. Her saat insanımızın içindeyim. Seçimden önce bile gelemeyenin, seçimden sonra nerede ne var. Yoğunoluk var mı, yok mu? Öğreninceye kadar beş sene geçecek. Ondan sonra da biri emekli olup, bir tane daha birini bulup bu milleti yeniden oyalamaya devam edecekler. Yok böyle bir dünya”